NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
الْجَرَّاحِ
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ عَنْ
الْأَعْمَشِ عَنْ
أَبِي
سُفْيَانَ
عَنْ جَابِرٍ
عَنْ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ مَنْ
أُبْلِيَ
بَلَاءً
فَذَكَرَهُ
فَقَدْ
شَكَرَهُ وَإِنْ
كَتَمَهُ
فَقَدْ
كَفَرَهُ
Hz. Câbir'den (rivayet
edildiğine göre)
Nebi (s.a.v.):
"Kim'e bir ni'met verilir de o ni'meti dile getirirse, onun şükrünü yerine
getirmiş olur. Eğer onu (kimseye söylemeyerek) gizlerse, onu inkâr etmiş
olur."
İzah:
Belâ: Aslında imtihan
ve keder anlamına gelmekle beraber, genellikle, hayır, nimet ve şer manalarında
kullanılır. Münzirî'nin açıklamasına göre, mutlak olarak kullanıldığı zaman,
şer manasına gelir. Ancak hayır ve hasenat ifade eden kelimelerle mukayyed
olarak kullanıldığı zaman hayır ve nimet manasına gelir. "...mü'minleri
güzel bir imtihanla sınamak için (bunu yaptı)...”[Enfâl 17] âyet-i kerimesinde
olduğu gibi.
Ebu'l Heysem'in
açıklamasına göre belâ hayırla ya da şerle denemek anlamlarına gelir.
Binaenaleyh, Allah kulunun şükrünü ortaya çıkarmak için bazan onu hayırla
imtihan ettiği gibi, bazan da sabrını ortaya çıkarmak için şerle dener. Bu
denemelerin her ikisine de "belâ" ismi verilir.
Hadis-i şerifte
açıklandığı üzere, bir kulun elinden herhangi bir nimete erişen kimse, bu
nimeti kendisine eriştiren kimseyi hayırla anmakla beraber ona teşekkür etmesi
ve onu övmesi gerekir. Bu, adabdandır. Kişi bunu yapmakla nimetin şükürünü de
eda etmiş olur, aksi takdirde nimete karşı nankörlük etmiş olur.
Nitekim bir önceki
hadis-i şerifin şerhinde açıklamıştık.